Vajinismus kesin olarak öngörülemez, ancak özellikle risk grubunda kadınların bilinçlendirilmesi ile görülme sıklığı azaltılabilir.
Yapılan araştırmalar batı toplumlarında ve bizim toplum gibi, daha çok geleneksel yapıya sahip toplumlarda vajinismusun görülme sıklığının farklı olduğu ortaya koymaktadır.
Batıda vajinismus 100 kadından 1-2’ sinde görülürken, Türkiye’de 100 kadından 10’u bu sorunu yaşar.
Bu farklılığın temel nedeni geleneksel ve muhafazakar toplumlarda cinsel eğitimin yeterli olmaması, cinselliğin ve cinsel sorunlarının rahat konuşulmaması ve hatta kadın cinselliğinin ‘’yok sayılması’’ ve bastırılmasıdır. Yetersiz bilgi, gerçeklerin yerine abartılı hikayelerin, korku doğuran gerçek dışı inanışların konulmasına neden olur.
Vajinismus ile başvuran kadınların bir kısmında ‘’bunun olacağını biliyordum, zaten çok korkuyordum’’ gibi ifadelerine rastlıyoruz. Özellikle daha hiç cinsel deneyimi olmadan korkutulan ve bilgisiz olan bu kadınlar, vajinismus için risk altında. Kadınların bilinçlendirilmesi ile ülkemizdeki vajinismus vakalarının sayısı azaltılabilir.
VAJİNİSMUS bir cinsel işlev bozukluğudur ve ülkemizde KADINLARIN %10’u vajinismus yaşar.
PRİMER (ilk ilişkiden itibaren başlayan) veya SEKONDER (daha sonra oluşan) olarak görülür.
PRİMER vajinismus SEBEPLERİ
- CİNSEL EĞİTİM EKSİKLİĞİ, YANLIŞ BİLGİ, BİLGİSİZLİK, cinsel organların yapısını ve işlevlerini bilmemesi
- BEKARET KAVRAMI’na verilen ABARTILI ÖNEM
- CİNSELLİĞİ AYIP VE GÜNAH olarak algılama
- CİNSEL KİMLİĞİ YOK SAYARAK yaşama (‘’ İYİ KIZ’’ imajı koruma zorunluluğu)
- CİNSEL TACİZ, İSTİSMAR hikayesi
- Aşırı ‘’İLK GECE KORKUSU’’
-ezilmiş ‘’KADIN KİMLİĞİNE’’ bilinçdışı BAŞKALDIRI
SEKONDER vajinismus SEBEPLERİ
- TRAVMATİK DOĞUM, AĞRILI MUAYENE hikayesi, TRAVMA
- CİNSEL İSTİSMAR, BEDENSEL veya RUHSAL TACİZ hikayesi
- Çeşitli hastalıklar sonrası VAJİNAL İLİŞKİNİN AĞRILI OLMASI, akabinde İLİŞKİDEN KAÇINMA , AĞRI KORKUSU
Cinsel işlevlerle ilgili sorunlara oldukça sık rastlanır. Yapılan yurt dışı araştırmalar, kadın ya da erkek ayırımı olmaksızın, her üç kişiden biri, hayatın en az bir döneminde bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını ortaya koymaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalara göre ise cinsel hayatı aktif olan erkeklerin %70’i, kadınların ise %80’i cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır. Bu şaşırtıcı oranlar sorunun ne denli yaygın olduğunu da gösterir. Vajinismus da bir cinsel işlev bozukluğudur ve ülkemizde kadınların %10’unda vajinismusun çeşitli derecelere rastlanır.
Cinsel sorunların oluşmasında çeşitli etkenler rol oynar. Özellikle muhafazakar toplumlarda cinsel eğitimin olmaması, cinselliğin yasak ve bastırılmış olması, bekaret kavramına verilen abartılı önem, yanlış inançlar ve aile yapısı gibi pek çok faktör kadınların kendi bedenlerini tanımamasına, cinsel organlarından utanmasına ve cinsel kimliği yok sayılarak yaşamasına neden olur. Bizim toplumumuzda da cinsellik konuşulmaz, yaşamın doğal bir parçası olan cinselliğe ayıp ve günahmış gibi davranılır ve cinsel kimliğimiz yok sayılır. Ailede çocuklara genelde hiçbir bilgi verilmez, insanlar bilgileri sağlıksız bir şekilde çevreden veya internetten alır. Bu bilgiler çoğu zaman yanlış olur ve kişide gereksiz korkulara, yanlış beklentilere, bazen de kendisi ile ilgili eksiklik düşüncelerine neden olur.
Vajinismus primer, birincil, yani ilk vajinal girişim, ilk cinsel ilişki deneyimi ile gelişen bir durum olabildiği gibi, daha nadir olarak da sekonder, ikincil, yani daha önce yok iken yaşadığı fiziksel veya ruhsal travmaya cevaben geliştiren bir savunma refleksi de olabilir. Sonradan gelişen vajinismus sebeplerinden en sık olanları travmatik vajinal doğum, düşük, kürtaj hikayesi veya taciz hikayesi gibi kişide vajinal giriş ile bağdaştırdığı ağrı ve üzüntü hatıralarıdır.
Vajinismus ile karşılaşan kadın genelde şaşkındır, kendi vücudun bu kontrol edilemeyen kasılmaların aşikar bir sebebi olmadığını düşünür. Buradaki anahtar sözcük ‘’bilinçdışı koşullandırma’’ ve bilinçdışına yerleşen kendini koruma refleksi söz konusudur.
Cinsellik ve kızlık zarı hakkında edinilmiş yanlış bilgiler ile zihninde oluşan aşırı ilk gece korkusu ve cinsel mitler en sık sebeplerden biridir. Kadın, ilk gecede ağrı çekeceğini, kızlık zarının vajen girişinde adeta bir duvar oluşturduğunu, ve bu zarın ‘’patlaması, yırtılması’’ ile aşırı kanama olacağını, canın aşırı yanacağını inanır. Korku ve ağrı beklentisi içinde olan kadın, ilk cinsel deneyiminde başarısız olur ve daha sonraki vajene her giriş denemesinde de vajen çevresindeki kasların istemsiz kasılmasını yaşayarak ilişkiden kaçınır. Çok tipik olarak ‘’orda sanki bir duvar var, deniyorum, ama çok acı çekiyorum ve başarısız oluyorum’’ der.
Muhafazakar toplumlarda kadın cinsel kimliğinin bastırılmış olması, cinselliğin kadına ‘’yasak olması’’ ve genel olarak cinselliğin ‘’kötü’’, ‘’ayıp’’ olarak algılanması kadınların kendi cinsel kimliği, kendi kadınlığını reddederek yaşamasına sebep olabilir. ‘’iyi kız’’ olabilme ve kabul edilip sevilebilmenin tek şartı cinsel kimliği olmaması öğrenen kız çocuk, evlendiğinde de cinsel kimliği reddeder.
Ailede kadın figürün zayıf ve ezilmiş olması, erkekler tarafından (kayınpeder, baba, erkek kardeş) baskı altında tutulması, o ailede yetişen kızlarda kadın kimliğine bilinçdışı bir başkaldırmaya, ‘’kadın olmayı’’ reddetmeye neden olabilir. Kadın, vajinismusta adeta ‘’kadınlık’’ ve ‘’kadınlığın’’ getirdiği ezilmişlik ve aşağılanmadan kaçınmaya çalışır.
Çocukluk çağında taciz ve cinsel istismar yaşamış kadınlarda da cinsellikten kaçınma ve bunun sonucunda vajinismus görülebilir.
Vajinismus sebepleri kadından kadına değişebilir, sorunların kaynakları farklı olabilir. Hatta aynı kadında birçok olumsuz etken birleşerek vajinismusu yaşamasına neden olabilir. Sebep ne olursa olsun, gelişen bu cinsel işlev bozukluğu doğru teşhis ve tedavi ile tamamen ortadan kaldırılabilir, vajinismusu aşan kadın cinsel kimliği ile barışarak normal cinsel hayata adım atar.
VAJİNİSMUSUN HİSSETİRDİKLERİ
Cinsellik, hayatın bir parçası ve evliliğin veya birlikteliğin de bir parçası olduğundan cinsel hayatta beklentilerin aksine mutsuz olan insanda bu mutsuzluk hayatın tüm alanlarda kendini gösterir.
Vajinismusta kadın eş ve anne olamama duygusu yaşayarak kendini ‘’eksik’’ ve başarısız hisseder. Evliliğin ‘’tamamlanmadığını’’düşünür. Bu yetersizlik ve suçluluk duygusu kendine olan güvenini sarsar, üzüntü, depresyona neden olur. ‘’Problem bende’’ düşünen kadın eşini de bir gün kaybedebileceğini, evliliğin kaçınılmaz olarak ayrılık ile sonuçlanabileceğini düşünür ve bunun stresini yaşar. Sürekli huzursuz ve mutsuz olması, kadının sosyal hayatını da etkiler. Akranların mutlu evlilikleri ve birliktelikleri olması, evlenen insanların çocuk sahibi olması, ancak kendisinin buna sahip olamaması yaşadıklarının acısını arttırır. Eksiklik duyguları ve mutsuzluk çoğu zaman çevresine de anlatılamaz, saklanması gereken bir kusurmuş gibi algılanır. Böylece kadın, sosyal hayattan kopar, gitgide yakın çevreden uzaklaşır, adeta insanlardan kaçar hale gelir.
Kendine güvenmeme ve ‘’eksik’’ olduğu düşüncesi iş hayatını da etkiler. ‘’Başaramayacağım’’ duygusu adeta hayatın tüm alanlarına sirayet ederek kadının sosyal ilişkilerde ve iş hayatında başarısını da düşürür.
Vajinismus, ilk ilişkide veya sonradan ortaya çıkabilir ve farklı şiddette yaşanabilir.
Basit ve geçici vajinal kas spazmından tüm vücutta ağırılı ve şiddetli kasılmaları ile birlikte adeta panik atak benzeri durum olarak görülebilir.
Vajinismus, başlangıç zamanına göre:
- Primer
- Sekonder olarak ortaya çıkabilir.
Primer, birincil, yani ilk vajinal girişim, ilk cinsel ilişki deneyimi ile gelişen bir durum. Vajinismus vakaların çoğu bu sınıfta. Primer vajinismusun en önemli sebebi korku ve ağrı beklentisi ile oluşan korunma refleksidir.
Vajinismus daha nadir olarak da sekonder, ikincil, yani daha önce yok iken yaşadığı fiziksel veya ruhsal travmaya cevaben geliştiren bir savunma refleksi de olabilir. Sonradan gelişen vajinismus sebeplerinden en sık olanları travmatik vajinal doğum, düşük, kürtaj hikayesi veya taciz hikayesi gibi kişide vajinal giriş ile bağdaştırdığı ağrı ve üzüntü hatıralarıdır.
Vaginismus farklı şidette yaşanabilir. Ağrılı cinsel ilişki bozukluğu sınıfı içinde disparoni, yani cinsel birleşmede ağrı hastalığı ile adeta yakın akrabadır. Toplumsal, ailesel baskı altında olup, panik derecede korku duymasına rağmen ‘’sorun çıkarmamasının’’ adına eşi ile ilişkiye giren, ancak ilişkide cinsellikten zevk almak yerine, adeta kabus yaşayan, korku ve ağrı duyan kişi de vajinismus olabilir.Bu kadınlar cinsellikten kaçar, jinekolog doktor muayenesine gitmezler, gebe kalırlarsa da vajinal muayene yaptıramaz, vajinal yol ile normal doğum yapamazlar.
Disparoni, vajinismus ile birlikte sıklıkla anılsa da, aslında tam anlamı ile ‘’ağrılı cinsel ilişki’’dir. Disparoni’de kişide korku ile vajinal kasların kasılması ve kaçınma hareketi izlenmez. İlişki, farklı anatomik bozukluk nedeni ile (kızlık zarın anormal yapısı, vajende yapı bozuklukları gibi), çeşitli hastalık nedeni ile (endometriyozis, iltihabi durumlar, kistler gibi) ağrılı olur. Disparoni ve vajinismus, birbirinden jinekolojik muayene ile kolayca ayırt edilir.
Vulvodini ve vulvar dizestezi de vulva denen dış cinsel organlarında ağrı ve yangı hissidir. Vulvodininin bir alt sınıfı olan vestibulodini (eski adı ile vulvar vestibulit) hastalığında da vajene giriş ve dokunma ağrılı olabilir. Vulvodini, vajinismustan hastanın öyküsü ve jinekolojik muayene ile ayırt edilebilir. Hem disparoni, hem vulvodini organik nedenlidir ve vajinismustan farklı olarak çeşitli medikal ve cerrahi yöntemleri ile tedavi edilir.
Vajinismus kesin olarak öngörülemez, ancak özellikle risk grubunda kadınların bilinçlendirilmesi ile görülme sıklığı azaltılabilir.
Yapılan araştırmalar batı toplumlarında ve bizim toplum gibi, daha çok geleneksel yapıya sahip toplumlarda vajinismusun görülme sıklığının farklı olduğu ortaya koymaktadır.
Batıda vajinismus 100 kadından 1-2’ sinde görülürken, Türkiye’de 100 kadından 10’u bu sorunu yaşar.
Bu farklılığın temel nedeni geleneksel ve muhafazakar toplumlarda cinsel eğitimin yeterli olmaması, cinselliğin ve cinsel sorunlarının rahat konuşulmaması ve hatta kadın cinselliğinin ‘’yok sayılması’’ ve bastırılmasıdır. Yetersiz bilgi, gerçeklerin yerine abartılı hikayelerin, korku doğuran gerçek dışı inanışların konulmasına neden olur.
Vajinismus ile başvuran kadınların bir kısmında ‘’bunun olacağını biliyordum, zaten çok korkuyordum’’ gibi ifadelerine rastlıyoruz. Özellikle daha hiç cinsel deneyimi olmadan korkutulan ve bilgisiz olan bu kadınlar, vajinismus için risk altında. Kadınların bilinçlendirilmesi ile ülkemizdeki vajinismus vakalarının sayısı azaltılabilir.
VAJİNİSMUS bir cinsel işlev bozukluğudur ve ülkemizde KADINLARIN %10’u vajinismus yaşar.
PRİMER (ilk ilişkiden itibaren başlayan) veya SEKONDER (daha sonra oluşan) olarak görülür.
PRİMER vajinismus SEBEPLERİ
- CİNSEL EĞİTİM EKSİKLİĞİ, YANLIŞ BİLGİ, BİLGİSİZLİK, cinsel organların yapısını ve işlevlerini bilmemesi
- BEKARET KAVRAMI’na verilen ABARTILI ÖNEM
- CİNSELLİĞİ AYIP VE GÜNAH olarak algılama
- CİNSEL KİMLİĞİ YOK SAYARAK yaşama (‘’ İYİ KIZ’’ imajı koruma zorunluluğu)
- CİNSEL TACİZ, İSTİSMAR hikayesi
- Aşırı ‘’İLK GECE KORKUSU’’
-ezilmiş ‘’KADIN KİMLİĞİNE’’ bilinçdışı BAŞKALDIRI
SEKONDER vajinismus SEBEPLERİ
- TRAVMATİK DOĞUM, AĞRILI MUAYENE hikayesi, TRAVMA
- CİNSEL İSTİSMAR, BEDENSEL veya RUHSAL TACİZ hikayesi
- Çeşitli hastalıklar sonrası VAJİNAL İLİŞKİNİN AĞRILI OLMASI, akabinde İLİŞKİDEN KAÇINMA , AĞRI KORKUSU
Cinsel işlevlerle ilgili sorunlara oldukça sık rastlanır. Yapılan yurt dışı araştırmalar, kadın ya da erkek ayırımı olmaksızın, her üç kişiden biri, hayatın en az bir döneminde bir cinsel işlev bozukluğu yaşadığını ortaya koymaktadır. Ülkemizde yapılan çalışmalara göre ise cinsel hayatı aktif olan erkeklerin %70’i, kadınların ise %80’i cinsel işlev bozukluğu yaşamaktadır. Bu şaşırtıcı oranlar sorunun ne denli yaygın olduğunu da gösterir. Vajinismus da bir cinsel işlev bozukluğudur ve ülkemizde kadınların %10’unda vajinismusun çeşitli derecelere rastlanır.
Cinsel sorunların oluşmasında çeşitli etkenler rol oynar. Özellikle muhafazakar toplumlarda cinsel eğitimin olmaması, cinselliğin yasak ve bastırılmış olması, bekaret kavramına verilen abartılı önem, yanlış inançlar ve aile yapısı gibi pek çok faktör kadınların kendi bedenlerini tanımamasına, cinsel organlarından utanmasına ve cinsel kimliği yok sayılarak yaşamasına neden olur. Bizim toplumumuzda da cinsellik konuşulmaz, yaşamın doğal bir parçası olan cinselliğe ayıp ve günahmış gibi davranılır ve cinsel kimliğimiz yok sayılır. Ailede çocuklara genelde hiçbir bilgi verilmez, insanlar bilgileri sağlıksız bir şekilde çevreden veya internetten alır. Bu bilgiler çoğu zaman yanlış olur ve kişide gereksiz korkulara, yanlış beklentilere, bazen de kendisi ile ilgili eksiklik düşüncelerine neden olur.
Vajinismus primer, birincil, yani ilk vajinal girişim, ilk cinsel ilişki deneyimi ile gelişen bir durum olabildiği gibi, daha nadir olarak da sekonder, ikincil, yani daha önce yok iken yaşadığı fiziksel veya ruhsal travmaya cevaben geliştiren bir savunma refleksi de olabilir. Sonradan gelişen vajinismus sebeplerinden en sık olanları travmatik vajinal doğum, düşük, kürtaj hikayesi veya taciz hikayesi gibi kişide vajinal giriş ile bağdaştırdığı ağrı ve üzüntü hatıralarıdır.
Vajinismus ile karşılaşan kadın genelde şaşkındır, kendi vücudun bu kontrol edilemeyen kasılmaların aşikar bir sebebi olmadığını düşünür. Buradaki anahtar sözcük ‘’bilinçdışı koşullandırma’’ ve bilinçdışına yerleşen kendini koruma refleksi söz konusudur.
Cinsellik ve kızlık zarı hakkında edinilmiş yanlış bilgiler ile zihninde oluşan aşırı ilk gece korkusu ve cinsel mitler en sık sebeplerden biridir. Kadın, ilk gecede ağrı çekeceğini, kızlık zarının vajen girişinde adeta bir duvar oluşturduğunu, ve bu zarın ‘’patlaması, yırtılması’’ ile aşırı kanama olacağını, canın aşırı yanacağını inanır. Korku ve ağrı beklentisi içinde olan kadın, ilk cinsel deneyiminde başarısız olur ve daha sonraki vajene her giriş denemesinde de vajen çevresindeki kasların istemsiz kasılmasını yaşayarak ilişkiden kaçınır. Çok tipik olarak ‘’orda sanki bir duvar var, deniyorum, ama çok acı çekiyorum ve başarısız oluyorum’’ der.
Muhafazakar toplumlarda kadın cinsel kimliğinin bastırılmış olması, cinselliğin kadına ‘’yasak olması’’ ve genel olarak cinselliğin ‘’kötü’’, ‘’ayıp’’ olarak algılanması kadınların kendi cinsel kimliği, kendi kadınlığını reddederek yaşamasına sebep olabilir. ‘’iyi kız’’ olabilme ve kabul edilip sevilebilmenin tek şartı cinsel kimliği olmaması öğrenen kız çocuk, evlendiğinde de cinsel kimliği reddeder.
Ailede kadın figürün zayıf ve ezilmiş olması, erkekler tarafından (kayınpeder, baba, erkek kardeş) baskı altında tutulması, o ailede yetişen kızlarda kadın kimliğine bilinçdışı bir başkaldırmaya, ‘’kadın olmayı’’ reddetmeye neden olabilir. Kadın, vajinismusta adeta ‘’kadınlık’’ ve ‘’kadınlığın’’ getirdiği ezilmişlik ve aşağılanmadan kaçınmaya çalışır.
Çocukluk çağında taciz ve cinsel istismar yaşamış kadınlarda da cinsellikten kaçınma ve bunun sonucunda vajinismus görülebilir.
Vajinismus sebepleri kadından kadına değişebilir, sorunların kaynakları farklı olabilir. Hatta aynı kadında birçok olumsuz etken birleşerek vajinismusu yaşamasına neden olabilir. Sebep ne olursa olsun, gelişen bu cinsel işlev bozukluğu doğru teşhis ve tedavi ile tamamen ortadan kaldırılabilir, vajinismusu aşan kadın cinsel kimliği ile barışarak normal cinsel hayata adım atar.
VAJİNİSMUSUN HİSSETİRDİKLERİ
Cinsellik, hayatın bir parçası ve evliliğin veya birlikteliğin de bir parçası olduğundan cinsel hayatta beklentilerin aksine mutsuz olan insanda bu mutsuzluk hayatın tüm alanlarda kendini gösterir.
Vajinismusta kadın eş ve anne olamama duygusu yaşayarak kendini ‘’eksik’’ ve başarısız hisseder. Evliliğin ‘’tamamlanmadığını’’düşünür. Bu yetersizlik ve suçluluk duygusu kendine olan güvenini sarsar, üzüntü, depresyona neden olur. ‘’Problem bende’’ düşünen kadın eşini de bir gün kaybedebileceğini, evliliğin kaçınılmaz olarak ayrılık ile sonuçlanabileceğini düşünür ve bunun stresini yaşar. Sürekli huzursuz ve mutsuz olması, kadının sosyal hayatını da etkiler. Akranların mutlu evlilikleri ve birliktelikleri olması, evlenen insanların çocuk sahibi olması, ancak kendisinin buna sahip olamaması yaşadıklarının acısını arttırır. Eksiklik duyguları ve mutsuzluk çoğu zaman çevresine de anlatılamaz, saklanması gereken bir kusurmuş gibi algılanır. Böylece kadın, sosyal hayattan kopar, gitgide yakın çevreden uzaklaşır, adeta insanlardan kaçar hale gelir.
Kendine güvenmeme ve ‘’eksik’’ olduğu düşüncesi iş hayatını da etkiler. ‘’Başaramayacağım’’ duygusu adeta hayatın tüm alanlarına sirayet ederek kadının sosyal ilişkilerde ve iş hayatında başarısını da düşürür.
Vajinismus, ilk ilişkide veya sonradan ortaya çıkabilir ve farklı şiddette yaşanabilir.
Basit ve geçici vajinal kas spazmından tüm vücutta ağırılı ve şiddetli kasılmaları ile birlikte adeta panik atak benzeri durum olarak görülebilir.
Vajinismus, başlangıç zamanına göre:
- Primer
- Sekonder olarak ortaya çıkabilir.
Primer, birincil, yani ilk vajinal girişim, ilk cinsel ilişki deneyimi ile gelişen bir durum. Vajinismus vakaların çoğu bu sınıfta. Primer vajinismusun en önemli sebebi korku ve ağrı beklentisi ile oluşan korunma refleksidir.
Vajinismus daha nadir olarak da sekonder, ikincil, yani daha önce yok iken yaşadığı fiziksel veya ruhsal travmaya cevaben geliştiren bir savunma refleksi de olabilir. Sonradan gelişen vajinismus sebeplerinden en sık olanları travmatik vajinal doğum, düşük, kürtaj hikayesi veya taciz hikayesi gibi kişide vajinal giriş ile bağdaştırdığı ağrı ve üzüntü hatıralarıdır.
Vaginismus farklı şidette yaşanabilir. Ağrılı cinsel ilişki bozukluğu sınıfı içinde disparoni, yani cinsel birleşmede ağrı hastalığı ile adeta yakın akrabadır. Toplumsal, ailesel baskı altında olup, panik derecede korku duymasına rağmen ‘’sorun çıkarmamasının’’ adına eşi ile ilişkiye giren, ancak ilişkide cinsellikten zevk almak yerine, adeta kabus yaşayan, korku ve ağrı duyan kişi de vajinismus olabilir.Bu kadınlar cinsellikten kaçar, jinekolog doktor muayenesine gitmezler, gebe kalırlarsa da vajinal muayene yaptıramaz, vajinal yol ile normal doğum yapamazlar.
Disparoni, vajinismus ile birlikte sıklıkla anılsa da, aslında tam anlamı ile ‘’ağrılı cinsel ilişki’’dir. Disparoni’de kişide korku ile vajinal kasların kasılması ve kaçınma hareketi izlenmez. İlişki, farklı anatomik bozukluk nedeni ile (kızlık zarın anormal yapısı, vajende yapı bozuklukları gibi), çeşitli hastalık nedeni ile (endometriyozis, iltihabi durumlar, kistler gibi) ağrılı olur. Disparoni ve vajinismus, birbirinden jinekolojik muayene ile kolayca ayırt edilir.
Vulvodini ve vulvar dizestezi de vulva denen dış cinsel organlarında ağrı ve yangı hissidir. Vulvodininin bir alt sınıfı olan vestibulodini (eski adı ile vulvar vestibulit) hastalığında da vajene giriş ve dokunma ağrılı olabilir. Vulvodini, vajinismustan hastanın öyküsü ve jinekolojik muayene ile ayırt edilebilir. Hem disparoni, hem vulvodini organik nedenlidir ve vajinismustan farklı olarak çeşitli medikal ve cerrahi yöntemleri ile tedavi edilir.